Ameliyat sonrası ilk bir kaç saat içinde bulantı – kusma gözlenebilir. Bu genel anestezinin bir yan etkisidir. Ve bulantı önleyici ilaçlarla giderilir. Ben kendi pratiğimde tüm hastalarıma ameliyattan hemen saniyeler sonra bu ilaçlardan yaptırıyorum ve bulantı-kusma problemiyle sık karşılaşmıyorum.
Kanama yine erken dönemde de ortaya çıkabilecek bir komplikasyondur. Bu durum özellikle hastaya burun eti ve sinüzit ameliyatları da yapıldı ise daha fazla olur. Tamponlar alındıktan sonra 15.güne kadar burun kanaması olabilir. Genellikle ek tamponlamaya gerek kalmadan kendiliğinden durur. Nadir olarak tamponlama ve bazı kan tahlilleri yapmamızı gerektirecek kanama oluyor. (Kan sızıntısı ameliyattan sonra her hastada olur, bu sızıntı şeklinde kan komplikasyon olarak değerlendirilmez.)
Göz çevresinde şişlik ve morarma: Hastalarımın bir çoğunda genellikle ciddi bir şişlik ve morarma olmuyor. Tabii bu kişiden kişiye değişen bir durum. Hastalarıma şu örneği veriyorum… ’Halk arasında eti sıkı veya eti gevşek olmak terimi vardır. Eti sıkı olan insan bir yerini çarptığında hiç morarmaz, hiç şişlik olmaz; ancak eti gevşek olan insan bir yerini çarpsa bir hafta mor ve şiş olarak gezer.’
Her ameliyatta hastada morluk ve şişliği en aza indirmek için ameliyatta bir sarraf inceliği ile çalışmaya gayret ediyorum. Ve anesteziden düşük tansiyon istiyorum. Ancak burada hastanın da yukarıda bahsettiğim özelliği morarma ve şişliğin derecesini etkiliyor. Eğer olursa şişlik ve morluk ilk 48 saatte oturur ve maksimuma ulaşır ve 3.-4. günlerde tamamen kaybolur.
Göz ve burun çevresine ameliyat sonrası ilk iki gün aralıklı olarak buz uygulaması, ameliyat sonrasında hasta başının yüksekte olması(evde birkaç yastık ile sağlanabilir),ameliyattan sonra özellikle ilk 1 ay çok ağır iş yapılmaması, özellikle şişliği azaltır ve kalıcı olmasını önler.
Ödem ve şişliğin ameliyat sonrasında uzaması en sık olarak kalın ve yağlı derili hastalarda görülür. Bu durum cerrahın zarif ve ince çalışması ile en az düzeye indirilebilir.
Enfeksiyon: Burunda ameliyat sonrası enfeksiyon çok nadir olarak gözlenir. Bunun en sık nedeniyse burun içine konan ve gereğinden uzun tutulan tamponlardır. Kullandığımız silikon tamponlarda böyle bir risk bulunmamasına rağmen, ben yine de hastalarıma ameliyat sonrasında 1 hafta boyunca koruyucu antibiyotik veriyorum.
Çok nadir olarak septum denilen burun orta kıkırdağının üstünü kaplayan iki mukoza tabakası arasına kan toplanması olan ‘septal hematom’ denilen durum oluşabilir. Burun içinde biriken kanın biriktiği yerden aspire edilmesi ve antibiyotik tedavisi ile genellikle geriler. Silikon tamponlar bu durumu mükemmel bir şekilde engellediği için artık bu komplikasyonu pek görmüyoruz. Ancak pek görmüyoruz diye hiç olmayacak diyemeyiz.
Dikiş yerinde ayrılma: Ameliyat sırasında burnun açıldığı kesi yerleri, ameliyat sonrasında dikişin kopması veya çözülmesi sonucunda ayrılabilir. Bu durumda muayenehane şartlarında dahi çözülen dikişin yerine yenisi atılabilir.
Burun üstünü kaplayan derinin bir parçasında incelme sonucu ölme olması. Bu durum 2. – 3. kez ameliyat olan hastalarda burun derisinin daha dikkatli olarak kaldırılmasını gerektirir. Çünkü bu hastalarda burun derisinin kan akımı bozulmuş ve beslenmesi azalmıştır. Bunun sonucunda deri daha ince ve kırılgan bir hale gelmiştir. Çok çok nadir olarak ilk kez ameliyat olan hastada da benzer komplikasyon olma riski mevcuttur.
Burun ucunda, dudak ön kısmında ve üst dişlerde hissizlik ameliyattan sonra birkaç ay sürebilir, geçicidir.
Burun tıkanıklığı: Eğer hastadaki septum deviasyonu, burun allerjisi, burun eti büyümesi, sinüzit gibi burun içi ile ilgili durumlar ameliyat öncesinde atlanmış ve sadece burnun dışına yönelik ameliyat yapılmış ise erken dönemde şişlikten dolayı normal olarak karşıladığımız burun tıkanıklığı geç dönemde de devam edebilir.